LutfenBekleyin
Meselâ, Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşmak için, İslâmiyyete uymak ve duâ etmek emr olundu. Diğer sebebler ve tesirleri açıkca bildirilmediği için bunlara uymak sünnet oldu. Peygamberlerin ve Evliyânın rûhlarından ve ilâçlardan şifâ beklemek ve dertlerden, belâlardan kurtulmak için bunları vesîle yapmak sünnet oldu. Vehhâbîler bu sünnete şirk, küfür diyerek, âyet-i kerîmeyi inkâr ediyorlar. Rûhların vesîle olduğu (Kıyâmet ve Âhıret) kitâbının ikiyüzyirmisekizinci ve sonraki sahifelerinde açıkca yazılıdır. Ehl-i sünnet itikâdında olmıyanın duâsı fayda vermez.
Allahü teâlâ, her şeyi bir sebeb ile yaratmakdadır. Birşeye kavuşmak istiyen, o şeyin sebebine kavuşmak için duâ etmelidir. Sebebine kavuşunca, bu sebebe yapışır. İnsana sıhhat, şifâ vermek için, duâ etmeği, sadaka vermeği ve ilâç kullanmağı sebeb yapmışdır. Âyet-i kerîme veya duâ bir çanağa yazılır. Yahut kâğıda yazılıp, kâğıd çanağa konur. Üzerine su konur. Yazı eriyince, hergün içilir. Yahut, bu kâğıdı muska yapıp, üzerinde taşır. Yahut, bunları okuyup, iki avucuna üfürür. Avuçları ile vücûdunu sıvar. (Tibyân tefsîri) son sahifesinde diyor ki, (Âişe vâlidemiz buyurdu ki, Resûlullahın bir yerinde ağrı olsa iki Kûl e’ûzü sûresini okuyup, mübârek avucuna üfler, elini ağrı olan yere sürerdi.)
Duâ ve ilâç, ömrü uzatmaz. Eceli geleni ölümden kurtarmaz. Ömür, ecel bilinmediği için, duâ etmek, ilâç kullanmak lâzımdır. Eceli gelmemiş olan, sıhhate, kuvvete kavuşur. Şifâyı ilâçdan değil, Allahü teâlâdan beklemelidir.
Muhammed Ma’sûm “rahmetullahi aleyh” (Mektûbât)da buyuruyor ki, (Murâd için âyet-i kerîme ve duâyı izin alarak okumalı demişlerdir.) İzin veren, onu kendine vekil etmiş olur. Meşhûr bir Âlimin, Velînin kitâbında (okumalıdır) yazmış olması, izin vermek olur. İzin vereni ve iznini düşünerek okuyunca, o zât okumuş gibi faydalı, tesirli olur.
Kur’ân-ı kerîmi ve duâyı ücret ile okumak, yâni okuması için, önceden birşey istemek büyük günâhdır. İstemesi ve alması harâm olur ve okuduğunun faydası olmaz. Birşey istemeyip, sonradan verilirse, hediye olur. Hediyeyi alması câiz olur.
Göz değen kimseye, Peygamber efendimizin bildirdiği şu ta’vîzi okumalıdır: (E’ûzü bi-kelimâtillâhittâmmati min şerri külli şeytânın ve hâmmatin ve min şerri külli aynin lâmmetin.) Bu ta’vîz her sabâh ve akşam üç defa okunup kendi üzerine veya yanındakilerin üzerine üflenirse, göz değmesinden ve şeytânların ve hayvanların zararından korur.) Bir kimseye okurken, E’ûzü yerine (Ü’îzüke) denir. İki kişiye okurken (Ü’îzükümâ) denir. İkiden fazla kimseye okurken, (Ü’îzüküm) demelidir].
Hulâsa, Muhbir-i sâdık [yâni hep doğru söyleyici] ne bildirdi ise ve Ehl-i sünnet âlimleri “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” din kitâblarında ne yazdı ise, onları yapmağa canla başla çalışmalıdır. Bunların aksini şiddetli zehir bilmelidir ki, sonsuz ölüme sürüklerler. Yâni, ebedî ve çeşit çeşit azâblara sebeb olurlar.
Peygamber Efendimiz Mekke fethedildikten sonra, Sâfa Tepesinde erkeklerle sözleştikten sonra kadınlardan da bâzı konularda söz aldı. Allahü teâlâya şirk koşmamak, Peygamber efendimize isyân etmemek, hırsızlık yapmamak, iffet ve nâmusunu korumak, bühtân (iftirâ) etmemek, kız çocuklarını öldürmemek bunlardandı. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizin huzûrunda bulunan kadınlar, bunların hepsini kabûl etdi ve yalnız söz ile ahd etdiler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bunlara hayır duâ etdi ve afvlarını diledi. Bu duâlarının kabûl olduğu tam umulur ve hepsinin afv olduğu malûm olur. Ebû Süfyânın zevcesi ve Mu’âviyenin “radıyallahü anhümâ” annesi olan Hind “radıyallahü anhâ” bunların arasında idi ve hattâ başkanları idi. Kadınlar nâmına o konuşmuşdu. Bu ahdından ve bu istiğfâr duâsına kavuşmasından dolayı, kazandığı çok umulur.
Müslüman kadınlardan herhangisi de, bu şartları kabûl ederek, bunlara uyarsa, bu sözleşmeğe dâhil sayılır ve bu duâdan faydalanır.
Allahü teâlâ hepimizi râzı olduğu kullardan eyliye! Âmîn.
Her şey geçer âlemde, bir hâlde yoktur sükûn!
Bil ki değmez teessüf etmeğe dünyây-ı dûn!
İstikâmet zarardan, seni hep eyler masûn.
Hak eder sâdıkların hasmını elbet zebûn.
Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!
Birini tezlîl için, zulmle etme iştigâl,
Arkadaş kazanmağa, olur mâni’ sû’-i hâl,
Yüz suyu dökme sakın, hem de etme kîl-ü kal,
Müstekîm ol, hep çalış, verir elbet Zülcelâl.
Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!
Görüş ve önerileriniz bizim için değerlidir! Amacımız size her zaman daha iyi hizmet verebilmektir.
Bizimle paylaşmak istediğiniz görüş, öneri ya da şikayetiniz varsa ilgili "İletişim Formu"nu doldurarak bize iletebilirsiniz. Bildiriminizi en kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.
Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilir ve e-posta yolu ile iletişime geçebilirsiniz.