Güzel Dinimiz İslamiyet

MENKIBE: Gencin Tövbesi

Ebû Türab Nahşebî hazretleri anlatır:

“Bir gün Nahşeb mahallerinin birinden geçiyordum. Aniden kulağıma sesler geldi. Dikkat ettim. Bir takım erkeklerin, bir kadınla münakaşa ettiklerini anladım. Kendi kendime “Buraya gitmeliyim, bir mazlum ise ona yardım etmeliyim” dedim. Yanlarına varınca kadın beni görüp, yanıma geldi ve dedi ki:

—   Ey Ebû Türab! Fasık ve ömrünü kötü şeylere harcıyan bir oğlum var. Dün gece şarap içmek istedi. Akşamdan sonra, Allahü teâlâ ona bir hastalık gönderdi. Şimdi hasta yatağında yatıyor. Evimiz mescidin yanındadır. Cemâat sesleri duyup geldi. Onu mahalleden çıkarın, dediler. Ben arz ettim ve şimdi hastadır. Hastalığı da şiddetlidir. Ölürse hepimiz ondan kurtuluruz, yahut tövbe eder, kendisi kurtulur. Ölmeyip tövbe etmezse, o zaman onu şehirden de dışarı çıkarın.

Hemen giderek yardım ettim ve kalabalık dağıldı. Sonra aklıma genci görmek düşüncesi geldi. Evden içeri girince, genç beni görür görmez feryat edip ağlayarak dedi ki:

—   Yâ Rabbî! Ne kadar kerîmsin ki, benim gibi ömrünü boşa geçirmiş bir günâhkârın duasını anında kabul eyledin.

—   Ey genç, ne dua ettin?

—   Bugün, seher vaktinde iki dua ettim. Birincisi, “Yâ Rabbî! Sabahleyin bana Ebû Türab hazretlerinin yüzünü görmek nasip eyle!” İkincisi, “Yâ Rabbî! Nasuh tövbesi ihsân eyle!” Duamın birini, şu anda kabul edilmiş görüyorum. Umarım ki, ikincisi de kabul edilir. Ey Ebû Türab! Çok günâhkârım. Tövbem kabul olur mu?

—   Ey genç! Allahü teâlânın rahmet denizleri dalga dalga geliyor. Allahü teâlâ ziyadesi ile tövbeleri kabul edici ve mağfiret edicidir. Acizlere kâfidir. Düşkünlerin en iyi vekilidir. Bütün günâhlardan tövbe makbuldür.

Genç, gözyaşları içinde Allahü teâlâya tövbe etti. Ve ben oradan ayrıldım. Daha sonra genç annesine dedi ki:

—   Anneciğim sana bir vasiyetim var.

—   Evlâdım, ne vasiyet edersen yapmaya hazırım.

—   Beni bu yataktan, yumuşak yastıktan, mezellet toprağına indir. Bu hastalık beni iyice sardı. Anlıyorum ki, ben bundan öleceğim.

Annesi, vasiyetini yerine getirdi ve onu yataktan yere indirdi. Genç yüzünü toprağa sürdü ve kalbinin, ruhunun derinliklerinden gelen bir sesle şöyle dua etti:

“Yâ Rabbî! Yaptıklarıma pişman oldum. Tövbe ettim. Senin dergâhından başka kapım yok. Dertlilerin dayanağı, muhtaçların sığınağı sensin! Toprakla bir olmuş, zamanını boş geçirmiş ben kuluna rahmet et!”

Onu topraktan kaldırıp, yatağa yatırdılar. Gece olunca, genç vefat etti. O gece Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizi rüyada gördüm. Yanında iki yaşlı kimse vardı. Onlarla beraber kalabalık bir topluluk geldi. Birisi bana, “Bu Muhammed aleyhisselâm’dır. Sağ tarafındaki İbrahim aleyhisselâmdır, diğer tarafındaki ise, Mûsâ aleyhisselâmdır. Bu kalabalık topluluk ise yüzyirmidörtbin küsur peygamberdir” dedi. İleri koştum. Selâm verdim. Resûlullah efendimiz selâmıma cevap verip benimle müsafeha etti. Sordum:

—   Yâ Resûlallah! Siz, Nahşebe gelmiş miydiniz?

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz buyurdu ki:

—   Ey Ebû Türab! Dün senin yanında tövbe eden genç, bu gece vefat etti. Hak teâlâ onu saâdete kavuşturdu. Benimle beraber yüzyirmidörtbin küsur peygamber, onun ziyaretine gönderildi. Ey Ebû Türab! O gence izzet gözü ile bakın. Cenazesinde hazır bulunun!

Hemen uyandım. Bu hâlden kalbime bir incelik geldi ve “Yâ Rabbî! Ne kadar kerîmsin ki, daha dün kötülüğü yüzünden, mahalleden çıkarmak istedikleri bir günâhkârı, bir ağlama, bir inleme ile tövbe ve pişmanlık ile bu dereceye kavuşturdun!” diye dua ettim. Bu zevk ve hâlde iken, diğer odadan küçük kızımın feryadını duydum. Ağlıyordu. Kendisine sordum:

—   Yavrucuğum, seni ağlatan nedir?

—   Babacığım, rüyada gördüm ki, filân mahallede tövbe eden bir genç vefat etmiş, her kim onun cenazesine bakarsa, Allahü teâlâdan her istediği kendisine verilir. Babacığım evden dışarı çıkmağı asla istemezdim, ama şimdi müsâade edersen, gidip o gencin cenazesini göreyim ve Allahü teâlâdan kendim ve diğer kulları için dua edeyim.

Ona izin verdim. Yakînim arttı, insanlara gencin hâlini anlatmak için evden çıktım. Yetmiş sene Hakka ibâdet eden yaşlı bir saliha hanıma rastladım. Elinde bastonu yavaş yavaş yürüyordu. Beni görünce dedi ki:

—   Ey Ebû Türab! Hakkın rahmetinin neler yaptığını gördün mü? Günâhı yüzünden mahalleden çıkarmak istedikleri genç bu gece vefat etti. Rüyada bana “Cenazesinde bulunan mağfiret olunur” diye söylediler.

Bütün şehir bir anda dışarı çıkıp, gencin cenaze namazını kıldık. Tam bir izzet ve ikram ile onu defnettik.

 

Bizimle iletişim geçin.

İletişim

Hanımlara Rehber Bilgiler

     Görüş ve önerileriniz bizim için değerlidir! Amacımız size her zaman daha iyi hizmet verebilmektir.

     Bizimle paylaşmak istediğiniz görüş, öneri ya da şikayetiniz varsa ilgili "İletişim Formu"nu doldurarak bize iletebilirsiniz. Bildiriminizi en kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.

Takip Edin!

Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilir ve e-posta yolu ile iletişime geçebilirsiniz.

İletişim Formu