Güzel Dinimiz İslamiyet

İslâmiyet ve Önemi

Bütün varlıkları yaratan, Allahü teâlâdır. Her şey yok iken yalnız Allahü teâlâ vardı. O hep vardır. Sonradan var olmuş değildir.

 

Allahü teâlâ, ilk insanı, topraktan ve ruhtan meydana getirdi. Bundan önce, hiç insan yoktu. Hayvanlar, otlar, cin ve melekler, bu ilk insandan daha önce yaratıldı. Her hayvandan, kendi cinsleri türedi. Bu ilk insanın ismi “ÂDEM” aleyhisselâmdır. Bundan da “HAVVA” isminde ilk kadını yarattı. Bütün insanlar, bu ikisinden çoğaldı.

Allahü teâlâ, insanların dünyada rahat ve huzur içinde yaşamalarını, âhirette de sonsuz saâdete kavuşmalarını istiyor. Bunun için, rahat ve huzura sebep olan faydalı şeyleri emretti. Felâkete sebep olan, zararlı şeyleri yasak etti. İnsanlara peygamberleri vasıtasıyla din göndererek, bunları bildirdi. İlk Peygamber olan Âdem aleyhisselâm ile, son Peygamber Muhammed aleyhisselâm arasında gelen bütün peygamberlerin getirdiği dinlerde, hep bu faydalı ve zararlı şeyler bildirilmiştir.

İnansın veya inanmasın, herhangi bir kimse, bilerek veya bilmeyerek, Allahü teâlânın dinleri ile bildirdiği emirlerine ve yasaklarına uyduğu kadar, dünyada rahat ve huzur içinde yaşar. Bu, faydalı ilâcı kullanan herkesin sıkıntıdan, dertten kurtulması gibidir. Şimdi, hiçbir dine inanmayan çok kimsenin ve milletlerin, birçok işlerinde muvaffak olmaları, Allahü teâlânın gönderdiği son din İslâmiyete uygun olarak çalıştıkları içindir.

İslâmiyete uyarak, âhirette sonsuz saâdete kavuşabilmek için ise, önce buna îmân etmek, inanmak ve bilerek, niyet ederek uymak lâzımdır.

Cenâb-ı Hak, hepimizi dünya ve âhiretin efendisi ve bütün insanların her bakımdan en yükseği ve en iyisi olan, Muhammed Mustafâ’ya “sallallahü aleyhi ve sellem” tâbi olmak saâdetiyle şereflendirsin. Çünkü Cenâb-ı Hak, Ona tâbi olmağı, Ona uy-mağı çok sever. Ona uymanın ufak bir zerresi, bütün dünya lezzetlerinden ve bütün âhiret ni’metlerinden daha üstündür. Hakîkî üstünlük, Onun sünnet-i seniyyesine tâbi olmakdır ve insanlık şerefi ve meziyyeti, Onun dînine uymakdır.

Sünnet, Ona tâbi olmak, yâni Ona uymak, Onun gitdiği yolda yürümekdir. Onun yolu, Kur’ân-ı kerîmin gösterdiği yoldur. Bu yola (Dîn-i İslâm) denir. Ona uymak için, önce îmân etmek, sonra müslümanlığı iyice öğrenmek, sonra farzları edâ edip harâmlardan kaçınmak, daha sonra, sünnetleri yapıp mekrûhlardan kaçınmak lâzımdır. Bunlardan sonra, mubâhlarda da Ona uymağa çalışmalıdır

Bizimle iletişim geçin.

İletişim

Hanımlara Rehber Bilgiler

     Görüş ve önerileriniz bizim için değerlidir! Amacımız size her zaman daha iyi hizmet verebilmektir.

     Bizimle paylaşmak istediğiniz görüş, öneri ya da şikayetiniz varsa ilgili "İletişim Formu"nu doldurarak bize iletebilirsiniz. Bildiriminizi en kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.

Takip Edin!

Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilir ve e-posta yolu ile iletişime geçebilirsiniz.

İletişim Formu