Güzel Dinimiz İslamiyet

Hazret-i Rümeysa (Ümmü Süleym) “radıyallahü anhâ”

Meşhur ismi Rümeysâ olmakla birlikte isminin Gumeyrâ, Rumeyle, Uneyfe veya Rumeyse olduğu da rivâyet edilmiştir. Ümmü Süleym künyesi ile meşhur olmuştur.

Hazret-i Ümmü Süleym’in kocası ölünce, Medîne’de kabilesinin reîsi olup, okçuluğu ile meşhur olan Ebû Talha, kendisi ile evlenmek için teklifte bulundu. Ebû Talha zengin ve sayılır bir kimse olmakla beraber henüz müslüman değildi. O da, kabilesi gibi putlara tapıyordu. Bu yüzden, Hazret-i Ümmü Süleym, Ona cevap olarak:

“Ben, seni istememezlik etmem. Senin gibisi red olunmaz. Fakat sen müşriksin. Ben ise müslümanım, elhamdülillah! Ey Ebû Talha! Sen, bilmez misin ki, bu putların sana bir faydası ve zararı yoktur. Sana zararı ve faydası olmayan bir taşa tapmayı nasıl uygun görürsün? Senin, ilah diye taptığın bu ağaçlar, yerden biter, sonra onu bir marangoz yontar. Bu hâlde sen, bir tahta parçasına tapmaktan utanmıyor musun?” dedi.

Hazret-i Ümmü Süleym’in bu sözü, Ebû Talha’nın kalbine tesir etti. Hazret-i Ümmü Süleym: “Eğer müslüman olup, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed aleyhisselâmın da Onun kulu ve Peygamberi olduğuna şehâdet etsen de seninle evlensem olmaz mı? Bunun için bir mehir (karşılık, bedel) de istemiyorum” deyince, Ebû Talha, ondan mühlet istedi. Düşünüp karar vermek için yanından ayrıldı.

İslâmiyetin gerçek bir din olduğunu ve putlara tapınmanın mânâsızlığını kavrıyarak müslüman olmaya karar verdi. Kısa bir zaman sonra geldi ve “Bana yaptığın teklifi kabûl ettim. Allah’tan başka ilâh bulunmadığına ve Hazret-i Muhammed’in de (aleyhisselâm) Onun Peygamberi olduğuna şehâdet ederim” dedi. Hazret-i Ümmü Süleym kendisinin telkini ile müslüman olan Ebû Talha (radıyallahü anh) ile evlenmeyi kabûl ederek, yanında bulunan ve bülûğ çağına giren oğluna: “Kalk, ey Enes! Ebû Talha’yı benimle evlendirmek için gereğini yap!” dedi. Böylece Hazret-i Ümmü Süleym ile Hazret-i Ebû Talha nikâhlandılar.

Hazret-i Ebû Talha ile olan bu evliliklerinden Ebû Umeyr adında bir erkek çocukları oldu. Babası buna çok sevinmişti. Bu çocuğun, kafeste bir serçe kuşu vardı. Serçenin ölmesi üzerine Peygamber efendimiz (aleyhisselâm) çocuğa: “Ey Ebû Umeyr serçe ne oldu?” diye lâtife etmiştir.

Hazret-i Ümmü Süleym’in oğlu ağır hastalanıp ölmüştü. Fakat babası Ebû Talha o ânda evde yoktu. Ümmü Süleym, Onu yıkayıp kefenledi ve evin bir köşesine koydu. Buhurlayıp üzerini örttü. Ev halkına da: “Ebû Talha’ya oğlunun öldüğünü, ben söylemedikçe, hiç biriniz söylemeyiniz!” diye tenbîh etti. Akşam olunca, Ebû Talha (radıyallahü anh) eve geldi. “Çocuk nasıldır?” diye sordu. Ümmü Süleym (radıyallahü anhâ) da: “Çocuğun ızdırabı dindi. Rahatlaştığını sanıyorum!” dedi. Hazret-i Ebû Talha, Onun sözünden, çocuğun gerçekten iyileştiğini sandı. Ümmü Süleym (radıyallahü anhâ) akşam yemeğini hazırladı. Kocası oruçluydu. Ona yemeğini yedirdi, içirdi. O güne kadar hiç yapmadığı şekilde özenerek süslendi. Ona karşı neşeli görünmeye çalıştı. Sonra yattılar.

Gecenin sonuna doğru Ebû Talha (radıyallahü anh) mescide çıkmak isteyince, Hazret-i Ümmü Süleym! “Ey Ebû Talha! Şu komşumuzun yaptığına baksana” dedi. O da: “Ne oldu?” diye sorunca: “Benden emanet bir şey aldılar. Onu geri aldım diye ağlamaya başladılar” dedi. Hazret-i Ebû Talha: “Hiç öyle şey olur mu?” deyince, hanımı: “İşte, Allahü teâlâ bize verdiği emanetini geri aldı” diyerek çocuğun öldüğünü kendisine bildirdi. O da bunun üzerine “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” dedi. Sonra sabah namazını kılmak için mescide gitti.

Namazdan sonra çocuğunun öldüğünü ve hanımı ile arasında geçen durumu Resûlullah (aleyhisselâm) efendimize haber verince her ikisi için de: “Cenâb-ı Hak, bu gecenizi hakkınızda mübârek eylesin!” diye duâ etti.

... O gece, Ümmü Süleym (radıyallahü anhâ) oğlu Abdullah’a hamile kalmıştı. Bu çocuk, Ümmü Süleym’in, Resûlullah (aleyhisselâm) ile beraber katıldığı bir harpte dünyaya gelmiş, Peygamberimiz (aleyhisselâm) ona Abdullah ismini koyup, hakkında hayır duâ etmişti. Bu duânın bereketiyle Abdullah bin Talha’nın yedi veya dokuz oğlu olmuştu ki, hepsi de Kur’ân-ı kerîmi ezberleyip, hafız olmuşlardı.

Eshâb-ı kirâmın hanımlarından Ümmü Atiyye (radıyallahü anhâ) diyor ki: “Resûlullah (aleyhisselâm) biz kadınlardan müslüman olduğumuzda, ölüye ağlayıp feryat figan etmeyeceğimize de söz almıştı. Resûlullah’a (aleyhisselâm) verdiği sözü aynen yerine getirenlerden biri de Ümmü Süleym’dir.”

Ümmü Süleym (radıyallahü anhâ) çok sâdık ve sabırlı bir kadındı. Resûlullahı (aleyhisselâm) çok severdi. Evinde pişirdiği yemekten, mutlaka ona ayırırdı.

 

Bizimle iletişim geçin.

İletişim

Hanımlara Rehber Bilgiler

     Görüş ve önerileriniz bizim için değerlidir! Amacımız size her zaman daha iyi hizmet verebilmektir.

     Bizimle paylaşmak istediğiniz görüş, öneri ya da şikayetiniz varsa ilgili "İletişim Formu"nu doldurarak bize iletebilirsiniz. Bildiriminizi en kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.

Takip Edin!

Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilir ve e-posta yolu ile iletişime geçebilirsiniz.

İletişim Formu