Güzel Dinimiz İslamiyet

Dinimizin Temeli ve Çocuklarımız

Dinimizin temeli; îmânı, farzları ve haramları öğrenmek ve öğretmektir. Allahü teâlâ, Peygamberleri bunun için göndermiştir. Gençlere bunlar öğretilmediği zaman, İslâmiyet yıkılır yok olur.

 

*  Kur’ân-ı kerîmde, nefislerimizi ve aile efradımızı, yakıtı insan ve taş olan Cehennem ateşinden korumamız emredilmektedir. Elli-yüz senelik kısa bir hayat için evladı dünya felaketlerinden korumaya çalışıldığı gibi, ebedi felakete düçar olmaması için âhiretini de korumak lâzımdır. Bir babanın, evladını Cehennem ateşinden koruması, dünya ateşinden korumasından daha mühimdir. Cehennem ateşinden korumak da, îmânı ve farzları ve haramları öğretmekle ve ibâdete alıştırmakla ve kötü arkadaşlardan ve zararlı neşriyattan korumakla olur. Bütün fenalıkların başı, kötü arkadaştır. Kötü arkadaşları, onun küstah, yalancı, hırsız, saygısız ve korkusuz olmasına sebep olabilir. Senelerce de bu kötü huylardan kurtulamaz.

*  Ne zaman çocukta iyi bir hareket görülürse, onu takdir etmeli, mükâfatlandırmalıdır. insanların yanında bazen onu övmelidir. (Amcası benim çocuğum böyle yaptı) diyerek iyiliğe teşvik etmelidir. Bir kabahat işler veya kötü bir söz söylerse birkaç defa görmemezlikten gelmeli, hemen (Onu yapma!) dememeli, azarlamamalıdır. Sık sık azarlanan çocuk, cesaretlenir, gizli yaptıklarını açıktan yapmaya başlar. Başı boşta bırakılmamalı, yaptığı kötü işlerin zararı, kendisine tatlı dil ile anlatılmalı, ikaz edilmelidir. Yapılan iş dine aykırı ise işin zararı, fenalığı ve neticesi anlatılarak, o kötü işe mâni olmalıdır.

*  Baba, baba olduğunu, büyük olduğunu hissettirmelidir. Anne, çocuğu babası ile korkutmalıdır.

*  Her gün bir müddet oynamasına izin vermelidir ki, çocuk sıkılmasın, sıkılmak ve üzülmekten kötü huy hasıl olur ve kalbi körleşir.

*  Hiç kimseden para istemesine müsâade etmemelidir. Fazla konuşmamasını, yemin etmemesini, büyüklere saygı göstermesini öğretmelidir. İyi insanların güzel hâllerini anlatıp, onlar gibi olmaya, kötü insanların kötülüklerini anlatıp, onlar gibi olmamaya dikkat etmesi öğretilmelidir.

*  Çocuğa her istediğini almak ve lüks içinde yaşatmak uygun değildir. Büyüyünce de her istediğini ele geçirmeğe çalışır. Fakat bunda muvaffak olamayınca sükût-ı hayale uğrar, isyankâr olur.

*  Kendimiz helâl yediğimiz gibi, çocuklarımıza da helâl yedirmeliyiz. Haramla beslenen çocuğun bedeni, necasetle yoğrulmuş çamur gibi olur. Böyle çocuklar da pisliğe, kötülüğe meyleder. Sadece çalınan şeylerden başka haram yok zannetmemelidir. Helâl kazancı olan, alış-veriş ilmini bilmezse haram yer. Ödünç alıp vermede bile, bu işin nasıl yapılacağını öğrenmezse harama düşer.

*  Çocuğa, israf etmemesini, kanaatkar olmasını öğretmelidir. Bazen de yavan ekmek yemeğe alıştırılmalıdır. Çocuğun kötü yerlere gitmesine mâni olmalıdır. Çocuk kötülerin yanında ahlâksız, yalancı, hırsız ve hayâsız olur.

*  Baba, ne devamlı asık suratlı durmalı, ne de çocukla fazla yüz göz olmalıdır. Baba, konuşmasının heybetini korumalıdır.

*  Çocuğa, babasının malı ile övünmemesi tenbih edilmelidir. Tevazu sahibi ve kibar olması öğretilmelidir.

*  Başkalarından birşey almanın zillet olduğu, veren elin alan elden üstünlüğü bildirilmelidir. Hasisliğin (cimriliğin) çirkinliği öğretilmelidir.

*  Başkalarının yanında edebli oturması, ayak ayak üstüne atmaması, laubali hareketlerden uzak durması telkin edilmelidir.

*  Fazla konuşmaktan çocuğu men etmelidir. Fazla konuşmanın hayâsızlığa yol açtığı, çenesi düşüklüğün kötülüğü belirtilmelidir. Çocuk nasıl olsa konuşmasını öğrenecektir. Maksat, ona icab edince susmasını ve büyüklerin sözünü dinlemesini öğretmektir.

*  Doğru da olsa, çokça yemin etmesine müsâade etmemelidir. Her şeye yemin etmek, kötü bir alışkanlıktır.

*  Büyüklere hürmet etmenin, yerini onlara vermenin ve herkesle iyi geçinmenin ehemmiyeti anlatılmalıdır.

*  Çocuğu, daha küçükken namaza alıştırmalıdır. Büyüyünce namaz kılması zor gelebilir.

*  Başkasının malını çalmayı, haram yemeyi, yalan söylemeyi gözünde çirkin gösterecek şekilde anlatmalıdır. Böyle yetiştirip bülûğa erince, bu edeplerin sırlarını, inceliklerini ona söylemelidir.

*  Her işi âdet olarak yapmaması, niyetinin halis olması, şuurla yapmasının lüzumu anlatılmalıdır. Meselâ, yemekten maksadın; kulun Rabbine ibâdet etmesi, insanlara, vatanına, milletine faydalı hizmetlerde bulunması, insanların saâdeti için çalışmağa enerji kazanmak niyetiyle olduğu öğretilmelidir.

*  Dünyadan maksadın, âhiret için azık toplamak olduğu, zira dünyanın kimseye kalmadığı, ölümün çabuk ve ansızın gelebileceği anlatılmalı, (Ne bahtiyar o kimseye ki, dünyada iken âhiret azığı elde eder, Cennete ve Allahü teâlâya kavuşur) demelidir.

* Küçük yaşında böyle terbiye edilirse, taş üzerine yazılan yazı gibi olur ve kolay kolay silinmez.

Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Bütün çocuklar müslümanlığa uygun ve elverişli olarak dünyaya gelir. Bunları, sonradan anaları, babaları hıristiyan, yahudi ve dinsiz yapar.)

Görüldüğü gibi, hadîs-i şerîfte, müslümanlığın yerleştirilmesinde ve yok edilmesinde en mühim işin, gençlikte olduğu bildirilmektedir. O hâlde, her müslümanın birinci vazifesi, evladına İslâmiyeti ve Kur’ân-ı kerîmi öğretmektir. Evlat, büyük ni’mettir. Ni’metin kıymeti bilinmezse, elden gider. Bunun için eğitim bilimi yâni çocuk terbiyesi (Pedagoji), İslâm dininde çok kıymetli bir ilimdir. İslâm dinine karşı olanlar, bu mühim noktayı anladıkları içindir ki;

(Gençliğin ele alınması birinci hedefimizdir. Çocukları dinsiz olarak yetiştirmeliyiz) diyorlar. İslâmiyeti yok etmek ve Allahü teâlânın emirlerinin öğretilmesini ve yaptırılmasını engellemek için (Gençlerin kafalarını yormamalıdır. Din bilgilerini büyüyünce kendileri öğrenirler) diyorlar.

Bugün, bütün hıristiyan memleketlerinde, bir çocuk dünyaya gelir gelmez, buna bozuk dinlerinin icablarını yapıyorlar. Her yaştaki insanlara, yahudiliği ve hıristiyanlığı titizlikle aşılıyorlar. Müslümanların îmânlarını, dinlerini çalmak ve yok etmek ve onları da, hıristiyan yapmak için, İslâm memleketlerine paket paket kitap, broşür ve sinema filmleri gönderiyorlar.

O hâlde, müslümanlar din cahillerinin hilelerine, yalanlarına aldanmamalı, bize emanet edilen çocuklarımıza sahip olmalıyız. Onlara sahip olmak da dinimizin emirlerine uygun olarak yetiştirmekle olur. Hadîs-i şerîfte buyruldu ki: (Ahlâkınızı güzelleştirin!)

En vahşi hayvanlar bile terbiye ile ehlileştiriliyor. Hiçbir zaman elma çekirdeğinden portakal olmaz. Fakat elma fidanını büyüterek lüzumlu aşı ve kültürel tedbirlerle kaliteli elma veren bir ağaç olarak yetiştirmek mümkündür. Bunun gibi, insan tabiatında bulunan bazı arzuları yok edilemez, fakat terbiye edilebilir.

Her şeyi, zıddı kırar. Kötü huyları, iyi huylar yok eder. Bu bakımdan kendini zorla da olsa iyi işler yapmaya alıştırmalı, onları âdet hâline getirmelidir. Çocuk, işleri ve ahlâkı iyi olan insanlarla arkadaşlık ettirilirse, güzel huylar kendiliğinden onun tabiatı olur. Bu esaslar dahilinde çocuklar yetiştirilirse dünya ve âhiret saâdeti elde edilir.

Kıyâmet günü, ana-baba, çocuğuna öğretilmesi gereken ilimlerden mesul olacak, vazifesini yapmamış ise, yahut kusur etmiş ise cezaya çarptırılacaktır. Çocuklarını İslâm terbiyesi üzerine yetiştirmeyenler, dünyada huzursuz oldukları gibi, âhiret felâketlerine de maruz kalacaklardır.

Ne mutlu çocuğunu İslâm ahlâkı ile yetiştirenlere!..

 

Bizimle iletişim geçin.

İletişim

Hanımlara Rehber Bilgiler

     Görüş ve önerileriniz bizim için değerlidir! Amacımız size her zaman daha iyi hizmet verebilmektir.

     Bizimle paylaşmak istediğiniz görüş, öneri ya da şikayetiniz varsa ilgili "İletişim Formu"nu doldurarak bize iletebilirsiniz. Bildiriminizi en kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.

Takip Edin!

Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilir ve e-posta yolu ile iletişime geçebilirsiniz.

İletişim Formu